Genel olarak work and travel kapsamında kalifiye çalışan olma imkanımız yok, turistik alanlarda sezonluk çalışabiliyoruz. Haftalık ortalama 30-40 saat arasında çalışma hakkınız varsa sonrası overtime, tabi işveren onaylarsa:) Bu iş seçeneklerinden ve benim gözlemlerime göre zorluklarından bahsedeyim.
FAST FOOD/ RESTORANLAR
Aşçı (Cook) / Mutfak Yardımcısı (Kitchen Help) : Adından da anlaşılıyor aslında:) mutfakta çalışma imkanı sunuyor size. İşverenler aşçı veya yardımcı aşçı olarak çalışma için tecrübe isterler. Mutfak yardımcısı olarak çalışmak ise ilk başta kulağınıza hoş gelmeyebilir, ne yapacağım mutfak bölümünde diyen arkadaşlara bir öneri, emin olun bir kasiyerden çok daha fazla konuşup, ingilizce geliştirmenize yardımcı olur. Mutfağın arka kısmında dönen muhabbetleri tahmin bile edemezsiniz çünkü, dünkü maçtan yarınki barbekü partisine, bir sonraki aydaki festivalden geçen ay evlerine gelen misafirlere kadar her konuda muhabbet etme imkanı bulursunuz. Hem kültürü çok rahat öğrenmenize hem de ingilizce gelişiminize çok etkisi olacaktır. Zor yanına gelirsem kokuyor arkadaşım, mutfak kısmı bildiğin yağ konuyor ve bu senin üstüne siniyor, ilk başta bedave yemek yemek hoşuna gidiyor ama bir sure sonra yemek yerken daha seçici oluyorsun. Zayıflamak isteyenlere önerilir :))
Komi (Busser) / Bulaşıkçı (Dishwasher) : Komilik ve bulaşçıkçı olarak çalışma da mutfakta yardımcı olarak çalışmayla aynı imkanları sağlayabilir size. Komilerin görevleri genel olarak masaları temizlemek ve dünzenlemektir. Bulaşıkçı deyince ise aklınıza kahvelerdeki gibi elde tek tek yıkama gelmesin:) Büyük makinelere, tabak, bardak yerleştirme gibi düşünebilirsiniz.
Hostes-Host (Hostess – Host) : Bir restoranda host veya hostes olarak çalışmak, gelen müşterileri selamlamayı, onları masalarına götürmeyi ve uğurlamayı gerektirir. Kıyafetiniz mutfak arkasında çalışanlara gore daha şıktır çünkü konum olarak daha göz önünde bulunursunuz ancak unutmayın bu ingilizcenizi çalışırken daha rahat geliştireceğiniz anlamına gelmez:)
Garson (Waiter) : Evet gelelim garsonluğa, herkes ingilizcesini en çok bu pozisyonda geliştirebileceğini inanır. Ama bu pozisyon zaten belirli seviyede bir ingilizcesi ister. Örneğin müşteri yumurtamın sarısının patlamamış ancak beyazının iyi pişmiş olmasını istiyorum dediğinde bunu anlayacak bir düzeyde olmalısınız ki o göreve uygun görülesiniz. Peki bunun üstüne ingilizcenizi ne kadar geliştirebilirsiniz ya da sahip olduğunuz ingilizce seviyesi ile bu işe aday gösterilebilir misiniz? Asıl sorular bunlar. Unutmadan bahşiş alabileceğiniz bir iş olduğunu da söyleyeyim.
Kasiyer (Cashier) : Kasiyerlik de müşteriyle yüzyüze çalışacağınız ancak bence ingilizcenize hiç katkısı olmayacak bir departman. Bir fastfood restoranında kasiyer olmak ‘-ne istiyorsunuz -menu1 – 8$ thank you’ diyaloguyla çalışmayı ve mutfak bölümünemenu1 demeyi gerektirir. Bir markette kasiyer olmakta ise sadece ücreti söylemek, para üstünü vermek ve teşekkür etmek yeterlidir. Çalışma koşulları çok kolaydır ancak ingilizcenize ne kadar faydası olur meçhul:)
EĞLENCE / SU PARKLARI
Eğlence parkı görevlisi (Ride Operator) : Gelelim dışardan en heyecan verici gözüken departmana, lunaparklarda çalışıp çok eğlenebileceğini düşünen arkadaşlara sesleniyorum. İnsanlar eğlenecek ve siz onların eğlenirken güvenliğini sağlayacaksınız:) Yani onlar ‘roller coaster’ a binecek, siz kemerlerini kilitleyeceksiniz. Mikrofondan da ‘bye bye’ diye bağırdınız mı tamamdır :)İlk başta eğlenceli gelen bu iş bir sure sonra monotonlaşacak ve sıkılmaya başlayacaksınız hele de güneşin altında çalışıyorsanız… Çünkü hiçbir müşteriyle sohbet edemeyeceksiniz. Onlar hazırlanacak, makinelere binecek, eğlenecek ve gidecekler; sizinle sohbet etmeye zamanları olmayacak sizin de çalışırken onların kültürlerini öğrenmeye, eğlence parkı kültürü hariç:) Ancak su parklarında ve eğlence parklarında çalışanlara genelde ayda 3-4 kere herhangi bir su parkına bedava girebilme imkanı sunarlar; izinli günlerinde ise çalıştıkları parklarda geniş geniş eğlenirler:)
Cankurtaran (Life Guard) : Gelelim su parklarında cankurtaranlığa, eğlence parkıyla aynı mantık bence, insanlar eğlensin diye uğraşmak ve onların güvenliğini sağlamak. Hatta bence çalışma koşulları en zor iş seçeneği cankurtaranlıktır. Genellikle güneşin altında çalışılıyor tabi açık su parkı ise, onun dışında gözleriniz başında durduğunuz havuzu durmaksızın taramak zorunda. Arkadan biri seslense bile dönüp bakamazsınız, çünkü havuzdaki canlar size emanet :)) Çok statülü bir iş gibi gözükür work and travel öğrencilerine ama benden uyarması; ayaklarınız su toplarsa, kızlar mayolarından ötürüamele yanığı olursa şikayet etmek yok:) O zaman da iyi yanlarını düşünün eğlenceli bir iş sonuçta şakalaşmalar, gülüşmeler, bot itmeler falan:) (zayıf kızlar Amerika’lıları kolay kolay ittiremeyeceğinizi unutmayın)
Fotografçı (Photographer) : Genelde eğlence parklarında ve su parklarında sağlanan bir çalışma şeklidir ancak work and travel öğrencilerine fazla imkan sağlanmaz. İş kapsamı müşterilerin fotoğrafını çekmek ve onları satmaya çalışmaktır. İngilizcenize çok etkisi olabilir sonuçta müşterilerin fotoğrafını çekmek için izin isteyip, fotoğrfaları satmak için de ikna etmeniz gerekecek:)
Park Görevlisi (Park Attendant) : Bildiğimiz vale aslında, çalıştığınız yere gelen müşterilerin arabasını alır uygun yere park eder ve müşteri giderken geri getirir. İngilizcenize pek faydası olacağını düşünmüyorum ancak bu işte de bahşiş imkanı olduğu için kazancınız iyi olabilir ve çalışma koşulları rahattır.
OTELLER
Kat Görevlisi (Housekeeper) : ‘Ay ben temizlik yapamam, tuvalet temizleyemem’ diyen arkadaşlarım için anlatıyorum bu işi. Evet ilk başta mide bulandırıcı olabiliyor ancak bir süre sonra bu departmanda çalışmanın ne kadar kolay olduğunu göreceksiniz. Size verilen saatte verilen odayı toparlıyor, yeni müşteriye hazırlıyorsunuz sonra kafa rahat. Diyelim check-in için 3 saatiniz ve 5 odayı düzenlemeniz, temizlemeniz gerekiyor. Aramızda kalsın ama girin odaya kapatın kapıyı 10 dakikada temizleyin 20 dakika yatın dinlenin:) Bir diğer güzel yanı da işiniz saat 2-3 gibi bitmesi, hem gezmeye hem ikinci işe hem overtime a olanak sağlar.
Resepsiyonist (Receptionist) : Otelde diğer bir çalışma şekli de resepsiyonist olaraktır; genelde turizm okuyan arkadaşların tercih ettiği bir seçenektir. Çalışma koşulları rahattır ancak elbette ki belli bir düzeyde ingilizce yeterlilik ister.
Turizm okuyan arkadaşlar, otellerde çalıştığınızda bunu yapmak zorunda olduğunuz staj yerine sayabiliyorsunuz. Yani stajı Antalya’da yapmak yerine belki de Miami’de yapmış göstereceksiniz.
Make your choice in job fairs;)